11 Haziran 2009 Perşembe

Enformatik Enstitüsünde Yüksek Lisans Yapmak

Nerede çalıştığım sorulunca her seferinde önce beş dakikayı “enformatik nedir?”, “ne eğitim verilir?”, “ne işler yapıyoruz?” gibi açıklamalar yapmakla harcıyorum. Açıklamaya çabalayınca artık sıkıntıdan mı yoksa anlamadıklarından mıdır bilmiyorum bir “Hmmm, evet” cevabı alıyorum. Aslında belki anlamışlardır da ben şimdi günahlarına giriyorumdur, kim bilir?

Hatta bazen kendi enstitümüzdeki bir kaç yeni başlayan öğrenciden “Bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisans yapmakla enformatik enstitüsünde yapmak arasında ne fark var gibi” gibi sorularla karşılaştığım bile oldu.

Ben de ilk blog yazımı bu konuda kendi fikirlerimi aktarmaya ayırdım.

“Disiplinlerarası” araştırma çalışmaları yapmak Türkiye’de oldukça yenice sayılır. Bir süre evveline kadar birçok bilim dalı alt dallarına ayrıldı. Düşünsenize bilgisayar mühendisliği ilk başta elektronik mühendisliği ile içiçeydi ama daha sonra alanın genişlemesiyle ayrıldı. Şu anda bilgisayar bilimleri alanında birçok alt dal mevcut. Bunu yazılım, donanım gibi çok üst düzey ayırmak da yanlış aslında. Yapay sinir ağları, karar destek sistemleri, yazılım yönetimi, pervasive sistemler, grid işleme gibi birçok araştırma alanları mevcut.

Artık bazı araştırmalar için farklı disiplindeki birçok araştırmacının birlikte çalışması gerekiyor. Bunun en iyi örneği e-Fen (e-Science) uygulamaları. İngiltere’de İskoçya’da bulunan e-Science Enstitüsü 2001 yılından beri hizmet vermekte. Enstitü fen bilimleri ile uğraşan birçok araştırmacıyı proje destekleriyle bilgisayar bilimcileriyle buluşturup ortak çalışmalarda bulunmalarına destek veriyor. Bazı fen bilimlerindeki problemler örneğin çok uzun hesaplama gerektiriyor. Problemin anlaşılıp modellenmesi ve bir küme bilgisayara aktarılması için belli bir bilgi birikimi gerektirmekte. Bu da ancak bir ortak çalışma ile çözülebilir.

Enformatik Enstitüleri işte bu disiplinlerarası çalışmalar için hem araştırma hem de iş gücü bakımından bilgi teknolojileri konusunda destek vererek bir köprü görevi üstlenmektedir. Buralarda verilen dersler çoğu zaman farklı disiplinlerden gelen öğrencilerin alana kazandırılmasını amaçlamaktadır. Bilgisayar bilimlerinde verilen dersler çoğu zaman belli bir bilgisayar altyapısı olan öğrencilere hitap etmektedir. Fakat böyle bir gereksinim Enformatik Enstitülerinde şart olarak genelde aranmaz. İşletmeden, fizik, matematik, öğretmenlik gibi alanlardan başvurular kabul edilir. Enformatikten ve başka bir bölümden hoca ile öğrenci isterse ortak tez çalışması yapabilir. Belki bu yüzden enformatik enstitülerinde alt yapısı bilgisayar, elektronik mühendisliğinden eğitimciler görev yapmaktadır.

Enformatik alanı bile artık kendi içinde birçok alana ayrılmış durumda. Medikal enformatik (medical informatics), biyomedikal enformatik (biomedical informatics), sensör enformatik (sensor informatics) gibi… Bunlar isimlerinden de anlaşılacağı üzere bilgi sistemlerinin farklı alanlara uygulanması ile ortaya çıkmış daha alana özel programlardır. Dersleri de yine daha alana yöneliktir.

Mezun olanlar ise bilgi sistemlerinin yoğun olarak kullanıldığı birçok alanda çalışabilir. Aslında işiyle birlikte yürütmek istediği ve aynı zamanda alanında kendini geliştirmek istediği bir kariyeri amaçlıyorsa bu alanda verilen programlar öğrenciye çok yararlı olabilir. Fakat hedefe tam ulaşılıyor mu diye sorarsanız bunun için bence “dört” faktörün gerçekleşmesi gerekli:

1. Öğrenci neyi hedeflediğini bilerek ve motivasyonu yüksek olarak gelecek. Yüksek lisans yapmak için gelen öğrenciler bazen motivasyonu olmadığından hem kendilerine hem hocalarını yorabiliyor.

2. Dersler öğrencinin hedeflediği kariyeri gerçekleştirmesine yardımcı olacak zengin içeriğe ve çeşitliliğe sahip olacak.

3. Tez hocası öğrenci ile birlikte uyum içinde çalışabilecek ve gerekli yönlendirmeleri entelektüel açıdan yapabilecek. Ama bundan kastettiğim “spoon feeding” değil. Öğrenci yüksek lisans boyunca tez hocasını daha çok danışman olarak görüp gerektiğinde araştırmada inisyatif kullanmayı öğrenecek ve uygulayacak.

4. İş yeri öğrenciye gerekli desteği sağlayacak. Bazı işyerleri öğrencinin yüksek lisansını kendi zamanlarında yapmasını ve işyerinde bunu telafi etmesini beklemekte. Halbuki birlikte çalışarak işyerinin de öğrencinin yüksek lisanstan elde ettiği kazançtan yararlanması mümkün.

Bu dörtlü bir araya geliyorsa o yüksek lisans deneyimden maksimum kazancı bir öğrencinin elde edebileceğini düşünüyorum. En azından öğrenciler seçim yaparken bunları maksimize edebilecekleri programları seçmeye gayret göstermeleri bile faydalı olacaktır.