6 Şubat 2017 Pazartesi

Mutluluk kafandaki bir karpuz (Happiness is a watermelon on your head)

Çocukluğumda kitap bulamamanın eksikliğinden dolayı kaynaklı sanırım benim bu hastalık. Çocuk kitaplarına doyamıyorum!!! Ne almaya, ne okumaya! Bir de gittiğim ülkelerden oranın yazarına ait kendi dilinde bir kitabını almaya çalışıyorum. Yurt dışına giden, çekinmediğim insanlardan da çocuk kitabı istiyorum. Ama kendi dilinde ve kültüründe olacak. Oranın kültürünün mümkünse çizgilerini yansıtacak. Farklı kültürlerin hikayeleri ve çizgileriyle de zenginleşsin istiyorum hayal gücü. Belki de kendim için istiyorum, ben öğrenmek istiyorum. Bir ülkenin en saf ve temiz duygularının, en güzel geleneklerinin sanırım çocuk kitaplarında saklı olduğuna inanıyorum. Google translate ve kendi hayal gücüm sağolsun çeviriyorum kitapları. Hikayelerini tanıdıkça daha da seviyorum.

10 aydır Birmingham'dayım. Aslında burası benim gibi çocuk kitabı tutkunu birini dizginledi; sakinleştirdi. Aslında bu blog yazısını da biraz da benim gibi okuma sevdalıları için yazıyorum. Özellikle paylaşmak istiyorum bunları; belki Türkiye'de döndüğümde benzerleri olur (var mıdır?), ya da birileriyle bir araya gelsek de yapsak? Olur mu?
Öncelikle Birmingham Kütüphanesinden başlayayım [1]. Burası Birmingham'ın aslında turistik yerlerinden biri. İçerisinde büyük bir çocuk kütüphanesi, sanat galerisi, dünyanın en büyük Shakespeare koleksiyonu olan 10 katlı bir bina. Müthiş bir mimarisi var. Kafesiyle, teras katlarıyla, çalışma yerleriyle dört dörtlük. Fakat benim en çok ziyaret ettiğim kısım çocuk bölümü. İçinde anfi şeklinde küçük tiyatrosu, çocuk aktivite alanı, kocaman sarılma oyuncakları, bir sürü çocuk oyuncağı (legosu, puzzlei), koltukları, çalışma masaları, bilgisayarları, yaşlara ve türlere göre ayrılmış binlerce kitabıyla muazzam bir yer. Çocuk kısmı özellikle çocukların kitapları alabileceği büyüklükte tasarlanmış. Bazı kitaplar kocaman (1 yaşında çocuğun boyunda), bazıları küçücük bebekler için. Etrafta bazen yerde emekleyen bebekler görüyorsunuz. Anneler babalar çocuklarına sarılıp kitaplarını okuyorlar.
Sömestre zamanlarında özellikler anfi tiyatrosunda hikaye günleri ya da oyunlar oluyor ücretsiz. Gelip izliyorsunuz. Tematik aktivite gününde çocuklar bir şeyler yapıyor, üretiyor; hikayeye ara veren çocuk puzzle yapabiliyor. Özellikle yüzlerce çocuk kitabı arasında kaybolmak muhteşem bir duygu... Akşam uyku saatlerimizi her hafta ödünç aldığımız kitaplarla geçiriyoruz.

Çocuk kütüphanesinin girişindeki bir alanda ise tematik kitap kısmı var. Iki haftada bir temayı değiştiriyorlar. Örneğin geçen hafta İskoçya masalları (ah o Selkie'ler!), coğrafyası ve tarihiyle ilgili kitaplar vardı. Bu hafta müzikti. Uzun yaz tatilinde okuma yarışması yapıldı. Tema Roald Dahl idi. Çocuklar okudukları kitaplar için Roald Dahl karakterlerinden oluşan stickerlar aldılar. Bizimki küçük olduğu için daha Roald Dahl'a o zaman geçememiştik ama gördüğü yerde "Anneee bak BFG var burada" deyip duruyordu. Şu anda ilk "The Enormous Crocodile" ile Roald Dahl dünyasına açılışı yaptık.

Asıl bahsetmek istediğim konular ise bir çocuğa okuma sevgisi katmak için yaptıkları organizasyon ve etkinlikler...


The Big Read: Bookbench Trail
En sevimli etkinlik. Yaz süresince birçok yerde bir çok ünlü ressam, okullar, çocuklar (kütüphanenin bahçesindeydi biri, bizimki elleriyle boyama faaliyetine katıldı) farklı temalarda kitap şeklindeki sevimli bankları yaptılar. Bazıları ise kitaplarla ilgili güzel sözler ve baskılardı. Hatta bizimkinin katkıda bulunduğu bank, bir süre BBC Birmingham'in vitrininde sergilendi. Örnekler için web sitesine bakmanızı ya da Google imajlardan taramanızı öneririm [2].

CBBC: Awesome Authors
CBBC BBC'in çocuk kanalı. Bu sene Birmingham'da 2 yaşından 18 yaşına kadar tüm çocuk ve ergenler için yazar olma ile ilgili bir festival düzenlediler. Birçok ünlü yazar da hem etkinliklere bizzat katıldı ya da sosyal medyadan katkıda bulundular. Bizimki Peter Rabbit'i görünce delirdi. Kendi yaşına uygun hikaye anlatımlarına katıldı [3].

World Book Day:
Sanırım dünya okuma günü birçok ülkede kutlanıyor. İngiltere'de ise çocuklara 1 poundluk okuma kitabı alma için kupon veriyorlar. Ünlü yazarlar her sene 1 poundluk kitaplar sunarak kutlamaya katkıda bulunuyorlar [4].

İngiltere çocuklar edebiyatı konusunda da oldukça zengin bir tarihe sahip. Beatrix Potter (Peter Rabbit yazarı), Roald Dahl, Enid Blyton gibi onlarca ünlü çocuk kitabı yazarı var. Edebiyatçılarına olan saygıları sonsuz. Örneğin Beatrix Potter'ın Lake District'teki yaşadığı kasabasına giderseniz bir masal dünyasına girmiş gibi hissediyorsunuz. Her yerde Peter Rabbit ile ilgili bir şeyler görüyorsunuz. Müzesi, dükkanı, kitapçısı... Bizimki ilk Peter Rabbit'le o zaman tanıştı ve favorisi oldu.

Bunun dışında kızımın gittiği devlet okulu her donem arasında okuma kitabı hediye ediyor. Ayrıca "Reading log" dedikleri bir defter tutuyoruz tüm eğitim yılı boyunca (Şu an "Year 1" dayız. Reception class'da da böyleydi). Okul kütüphanesinden çocuğun okuma durumuna göre asistan öğretmeni kitap yolluyor. Sizden de çocuğun kitabı nasıl okuduğu ile ilgili yorum yapmanız isteniyor. Beğenip beğenmediği gibi konulardan da bahsediyorsunuz. Bunun dışında okul içinde de okuma saatleri ayrılmış durumda. Okuma seviyesine göre öğretmeni çocuğu ilgili minik kütüphaneye yönlendiriyor. Bu arada çocukların hepsinin kendi hızına göre ilerlemesine izin veriyorlar. Eğitimin sonundaki minimum kazanımlar hedefleniyor ama çocuklar zorlanmıyor. Asla aralarında kıyaslama yapılmıyor.

Buradaki ikinci el kitapçılar (Amazon ile anlaşması olan birçok ikinci el kitapçısı var), kitap kiralama web siteleri [5] , Facebook'daki homeschool gruplarından, Shpock gibi mobil uygulamalardan da oldukça uygun fiyata çocuk kitapları da bulabiliyorsunuz.

Yazımın başlığına gelince... Kızımla kütüphaneden tesadüfen bulduğum ve hikayesine bayıldığım bir kitap! Mutluluğun aslında ne kadar yanıbaşında ve kolaylıkla bulunabileğini gösteren çok çok hoş ve esprili bir kitap...


Referanslar
[1] Birmingham Kütüphanesi, http://libraryofbirmingham.com/
[2] The Big Read, http://www.thebigread.org.uk/
[3] BBC: Awesome Authors, http://www.thebookseller.com/news/cbbc-celebrates-awesome-authors-birmingham-330278
[4] World Book Day, http://www.worldbookday.com/
[5] Reading Chest, https://www.readingchest.co.uk/

7 Nisan 2016 Perşembe

Yerleşme Telaşları

Şanslı bıcırık! Geçen gün gittiğimiz kütüphanede “Make a Monster” yarışmasına küçük bir canavar yapıp katılmıştı. Üzerinde “lucky lottery” diye yazıyordu. Bizimki sanki beceri yarışması gibi ciddiye almıştı. Uyarıp bunun bir şans olduğunu önemli olan eğlenmesi gerektiğini belirtmiştim. Ertesi gün Birmingham numaralı bilinmeyen bir numara Alptekin’i aramış çok sonra farkettik. Alptekin numarayı aratınca organizasyon sorumlusu “The Old Rep” olduğunu gördük. Hayırdır derken eve gelince inboxumda Lina’nın “My Pet Monster &Me” ye bedava bilet kaldığına dair e-maili buldum. Bizimki havaya girdi bakalım cumartesi günü ilk Ingilizce tiyatro oyununa gideceğiz.
Bu aralar vaktimizin yarısından çoğu ev işlerine gidiyor. Ama Lina’yı baymamak için de az da olsa şehirde yakın yerlere gidiyoruz. Bugün ve dün Birmingham’ın ünlü simgesi Bullring’e gittik. Bizimki daha çok nerede Disney shop nerede zıpzıp oyuncak varsa pilli bebek gibi gidiyordu. Bugun bir de ilk kez kapalı bir oyun yeri deneyelim dedik ve “Teeny Weeny” adında bir yere de geldik. Bizimki koşturmaktan ve eğlenmekten sırılsıklam terledi ama ben biraz rahatsız oldum.
Neden olduğuna gelince ...Birmingham çok ama çok fazla göç almış bir şehir. Sığınmacı olarak gelip kalanlar fazlaca. Özellikle aşırı muhafazakar kesim çok fazla ve bazılarının gelirleri de çok düşük. Meğerse şehrin bu kısmının profili bu tür insanlardan oluşuyormuş. Bir ara iki kadın birbirine girdi ve kendimi Hindistan ile Nijerya karışımı bir ülkede iki yerlinin arasında kalmış gibi hissettim. Sonradan öğrendiğim kadarıyla ülkenin birçok yeri son zamanlarda aşırı göçmen (sığınmacı) almış. Bu da şehrin kültürünü biraz da olsa değiştirmiş. Hatta öyle ki iki kişiden biri yerli diğeri yabancı (hatta bazı yerlerde çok daha fazla). Kültürlerarası mozaik güzel birşey, önyargısız herhangi bir milletten ve dinden bağımsız konuşabilmek, anlaşabilmek... Fakat sanırım biraz eğitimsizlik biraz da empati yoksunluğundan dolayı bu mozaik dengesiz olabiliyor. Sanırım burada yaşadıkça bu şehri ve insanları daha iyi anlayabileceğim.

Lina'nın Birmingham Maceraları - Giriş

Çok uzun süredir yazacak şeyler vardı ama vakit yoktu. Şimdi bir seneliğine uzaklaşmışken hem sevdiklerime yaşamı anlatmak hem de ileride Lina'ya tatlı bir hatıra kalması için anı blogu tutmaya karar verdim. Çok değil üç gün evvel vardık. Eşim sağolsun evle ilgili bürokratik bir çok işi halletmişti. Ama yine de evi çocukla yaşanacak duruma getirmek bir kaç günü buldu. Hala eksikler var ama en azından rutin oluşturmaya başladık. Tabii Lina'nın okulu ve bizim işler başlayınca rutini biraz değiştirmek gerekecek.
Buraya geldiğimizden beri Lina hiç olmadığı kadar çok yoruluyor. Ankara'da da dışarı çıkardık ama burada çoğu şey ona yeni ve birçok yere yürümek durumundayız. Ev merkeze yakın, birçok yer yürüyüş mesafesinde. Daha evvel bir kaç geldiğimizde turistik yerleri gezmiştik; şimdi çocukla şehri farklı bir açıdan keşfetmeye başladık. Çocukla gezmenin bir avantajı yavaşlıyorsun ve ayrıntıları çocuğun gözüyle görüyorsun. Bu açıdan yetişkinler için de değerli bir keşif oluyor. Sokaklar, binalar ve insanlar için kendi hayal dünyasında ilişkilendirebileceği bir şey buluyorsa ilgisini çok çekiyor; yoksa isyan bayrağını çıkarıp "Sıkıldım; yoruldum ama ayaklarım çok acıdı. O kadar çok acıdı ki..." şeklinde mazeretlere maruz kalıyorum. Dikkatini dağıtamazsam eve kadar aynı şikayetler, dağıtabilirsem o yorgunluğundan şikayet eden çocuk gidiyor yerine dakikalarca aynı yerde hoplayıp zıplayabilen bir kız çocuğu geliyor. Dün Birmingham Kütüphanesine gittik. Bayağı büyük bir kütüphane, çocuk kısmına hayran oldum.
Oldukça büyük bir kütüphane ve kitaplar güncel, özenle seçilmiş ve yepyeni. Her kesimden insan olduğunu görüyorsunuz. Sadece Lina değil ben de büyülendim. Ertesi gün paskalya tatilinden dolayı etkinlik olduğunu öğrenince apar topar yine gittik. Önce canavar yapma etkinliğine katılıp bedava çocuk oyunu bileti çekilişine katıldık.
Canavar için o kadar özendi ki... Ufacık ayrıntılarla dakikalarca uğraştı. Sonra etkinlik için gelen çocuklarla oynadı. Önce "Anne, oynayalım mının Ingilizce'si nedir?" diye sordu. Sonra dili döndüğünce anlamadığında koşturup gelip bana sormaya başladı kelimeleri. Tam 3 saati aşkın bir süre birçok çocukla oynayıp anlaşmaya çalıştığını seyrettim. Günün sonunda yeni öğrendiği onlarca kelimenin yanında aslında başka birşey beni duygulandımıştı. Yetişkinlerin aksine çocukların hiç bir önyargı olmadan birlikte saatlerce oynamaları, arkadaş olmaları (anlaşmak için heryolu denemeleri) ve canları yansa bile sarılıp birbirlerini kırk yıllık dost gibi teskin edebilmeleri (Lina'nın oynadığı kız canını acıtınca bizimki sarılıp İngilizce ağlama deyişi hala gözümde)...
Bahar yeni bir başlangıç için güzel oldu. Bir yolculuk nasıl başlarsa öyle devam eder. Lina için de umarım bu hoş bir tecrübe olur.

20 Ekim 2011 Perşembe

Oturan Minik Uykusuz Boğa

Geçen yazımda bizim bızdığın oturmayı öğrendiği bu yüzden uykularının saptığını belirtmiştim. Bir kaç öneriyi göz önüne alarak bebeği düzeltmeden kendisinin yatmayı öğrenmesini istedim ama bir kaç gün uykuları sapıp bitap düşünce alternatif bir çözüm bulmam gerektiğini anladım. Aklıma bebeğin bacağını battaniyeye sararak yatırmak geldi. Bir süredir bu şekilde yapıyoruz ve hemen düzeldik. Bu arada artık fiziksel kabiliyetlerimiz bayağı ilerdi. Kalkabiliyoruz, sıralıyoruz, emekliyoruz...

Bu da yanında bir dezavantaj getirdi. Ne kadar uykumuz gelirse gelsin uyku ritüelimiz olsa da mutlaka ayağa kalkıyoruz. Ya da oturduğumuz yerden yastıkla, yatak kenarlarıyla oynayıp duruyoruz. Uykuya dalmamız yarım saat daha gecikiyor.

Bir sancı da uykularımız üçten ikiye düşünce oldu. Sabahları altı buçuk civarında uyanıyoruz. 2,5 saat kadar oynayıp yatıyoruz. Öğlen de üç saat aradan sonra genelde iki civari yatıyoruz. Artık kaçta uyursa... Gece uykuları çoğunlukla iyi. Ama gündüzleri aklımız artık oyunlarda kalmaya başladı. Ama yine de annesi askeri disiplinle uyku saatlerini sıkı sıkı uyguluyor. Geçiş aşaması da bir hafta kadar sürmüştür alışması, uyku saatlerinin oturması. Hemen ikiye düşüp uyku saatleri uzamıyor. Biyolojik saatinin oturması vakit alıyor. Ama akşamları hala 7’de uyku ritüelimiz başlayp 7:30’da yatağa giriyoruz.

Bizim iştahlı minik boğanın bu aralar iştahı da gidik. Yemek seçmeden uzun süredir ne bulursak yiyorduk. Ama bu aralar daha kaşığı görür görmez kafa masa sandalyesine gömülüyor. Yedireyim derken gözünü yoğurt bulaştırdım bir kere. Türlü şaklabanlıkla yediriyoruz. Bu arada forumlarda tavsiye edilen “Çocuğum yemek yemiyor” adlı kitaba başladım. Bebeklere zorla yemek yedirmenin zararlarından bahsetmiş. Yavaş yavaş (birden değişemiyorum) öğüdünü dinleyerek bebeği kendi haline bırakmaya çalışıyorum. Ama nasıl bir güdü ise illa yaptığım tüm yemekleri hopur hopur yesin istiyorum. Artık bağrıma taş bastırıyorum.

Yazıyı bitirirken baktım uyumuş:) 15 dakika sürdü bu sefer...

11 Ekim 2011 Salı

Bebek Alışveriş Listesi

Hamile bir arkadaşıma ürün tavsiyesi yapacaktım. Bari bloğumda yazayım dedim. Zaten birçok kişi tavsiyelerini yayınlamıştı. Ben de bunlardan yararlanmıştım. Hatta tanıdıklardan da Excel’de hazırlanmış süper bir liste gelmişti. Ben de benzer tabloyu kendime göre yapıp burada yayınlayayım dedim. Ürünlerden bazıları İngiltere’den. Ama benzerleri burada da bulunabilir.

Banyo malzemeleri:

Bebek küveti

Bir arkadaştan aldık. Hakikaten çok pahalı birşeye gerek yok. Zaten yıkacağınız beş altı ay oluyor.

Banyo filesi

Bebeği yıkamak için kullandık. Sevi baby idi adı. Kimisi kullanamadığını ve yukarıda kaldığını söylemiş. Bebek ufak olunca bizim için kurtuluş oldu ama doğru bebek başta fazla yukarıda kalıyor. Suyu fazla doldurmak gerekiyor.

Banyo havlusu

Arkadaşımız 3 adet önermişti. Ben de şiddetle katılıyorum. Hele başlarda bizim kız tuvaletini banyodan hemen sonra havlunun içine yapınca önemini iyice anlamıştım. Jua’nın bambu havlularından almıştım, çok memnun kaldım. Defalarca yıkandı ama hala yumuşacık.

Banyo süngeri

Özel bir şey almadım. Bence yumuşak herhangi bir sünger ya da bez işi görür.

Banyo şampuanı

Başta yurt dışından özel bitkisel bebe şampuanı almıştım. Ama bebeğin kafasını kurutup konak yaptı. Uzun zamandır Sebamed’in ürünlerini kullanıyorum. Memnunum. Mustela da çok iyi diye duyuyorum. Ama Türkiye’de çok pahalı. Amerika’dan filan alacaksanız çok daha uygun.

Banyo matı ve oturağı

Bebek altı ayı tamamladığında küvetine sığmadığında bunu keşfettik. Banyomuz yok ama işe yaradı. VIB ısı uyarıcılı banyo matı ve oturağı aldım. İçine oturtup duş aldırıyorum. Kimisi kucağında yıkıyormuş. Ama ben buna alıştım tercih meselesi.

Banyo oyuncağı ve kitabı

Yazın yazlıkta bebek havuzu alıp içine atmıştık. Oynamıştı (daha doğrusu ağzına alıyordu). Normalde her akşam yatmadan evvel duşunu aldırıyoruz. Çabucak yıkayıp çıkarttığımızdan kullanmadık.

Su kovası ve maşrapa

Gidip pahalı yok yüzüne su dökmeyen cinsinden maşrapa almıştım. Valla ekstra para ödemeye gerek yok. Normal bir maşrapa ve kova alın yeter.

Su derecesi

Zaten hemen sıcaklığını anlamaya başlıyorsun. Gerek yok.

Beslenme:

Biberon

İngiltere’den Tommee Tippee almıştım. Anne memesine yakın ve kolik önleyici özelliği olan. Memnun kaldım. Zaten İngiltere’deki arkadaşın ve onun yakınlarının tavsiyesi ile aldım. Hem emzirdim hem biberon verdim. Hiç problem yaşamadık. Buradan da duyduğum Dr.Brown’un ürünleri çok iyi. Pahalı ama değer.Biberon başlıklarını ayına göre almayı unutmayın. Biz tüm aylar için almıştık.

Sterilizatör

Kesinlikle edinin. Biz arkadaşımızın Avent’ini aldık. Gecenin bir vakti biberon yıka vs. ile uğraşmak zor. Ya birinden alın ya da iyi birşey alın. Ama max. altı aylık kullanım süreniz var.

Biberon ve emzik fırçası

Dr.Brown aldık. Memnunuz. Yararlı birşey.

Cam rende

Herhangi bir marka olur. Katı gıdaya başlayınca kullanıyorsunuz.

Mama sandalyesi

Valla adını vermeyeyim çok pahalı birşey aldık. Gerçi memnunuz ama düşününce çok da pahalı birşeye gerek yok diyorum. Ama bir mama sandalyesinin bence tekerlekli, hafif, tepsinin rahat yıkanabilir, koltuğunun yıkanabilir ya da silinebilir olmasında fayda var. Hatta kafasını dayıyacağı koltuk kısmının destekleri olursa iyi olur ama şart değil. Bizimki kafasını dayıp yemeyi seviyordu. Bizimki bunları sağlıyor ama pahalı.

Biberon ısıtıcısı

Gereksiz. Gidip ufak bir kapta su ısıtıp içinde biberonu ısıt. Elin alışınca hemen yapıyorsun.

Süt saklama poşeti

İşte çalışıp sağmanız gerekiyorsa ya da seyahatiniz olacaksa faydalı. Ben bayağı kullandım. Başta sütünüz çok olunca sağıp dondurucuda biriktirmek iyi oluyor. Lansinoh marka kullandım memnunum.

Süt pompası

Çalışacaksanız ya da vaktiniz kıymetliyse benim de kullandığım Ameda Lactaline Elektirikli ve Pilli Süt pompasını öneririm. İki göğsü aynı anda sağabiliyorsunuz. Bir hastane pompası kadar olmasa da iyi çekiyor. Ben seyahate çıktığımda pilli özelliğini de kullanmıştım. Tabii uzun süre evdeyseniz daha basit birşey işi görebilir. Ama ben memnun kaldım.

Mama tabağı ve kaşığı

Yurt dışından ısıyı gösteren kaşık almıştım. Tabak da Chicco’nun vak vak tabağı. Altı vakumlu. Sanırım ileride bizimki kendi başına yemeye kalktığında işimize daha yarayacak bu özellik. Şu anda normal tabak kullansam yeterli olurmuş diyorum.

Meyve filesi

Aldım. Çoğu insan internette tavsiye ediyordu. Bizimki sevmedi.

Bardak

Alıştırma bardağı ile hiç hoşlaşmadık. Bizimki melamin bebek bardağından içmeyi tercih ediyor. Şunun gibi: http://joker.com.tr/urun.aspx?stkID=36483

Bebek önlüğü

Katı gıdalara geçince bolca lazım. Ama siz siz olun biraz büyükçe alın. Hatta mümkünse cepli. Bir de ben kollu önlük almıştım. Daha pek kullanamadık. Ama kendi yemeye kalktığında eğer sıkılmazsa kullanmaya niyetliyim. Bir de Chicco’nun kullan at mama önlükleri var kesinlikle tavsiye ederim. Yolculuklarda rahatlıkla yedirip orada atıyorum. Pratik oluyor.

Biberon kuruma separatörü

Gerek duymadım almadım.

Emzirme minderi

Çok faydasını gördüm. Hala kullanıyorum. Belim hep rahat oldu.

Termos biberon

Niye lazım bilmiyorum.

Mama saklama kabı

Beabe saklama kaplarından çok memnunum. BPA’sız. Dondurucuda saklanıyor. 150 mmlik olanlardan 6 adet aldım. Bebeğime fazla mama yapınca saklıyorum. Gezmeye giderken de kullanıyorum.

Anne bakımı

Göğüs koruyucu

Özellikle başlarda göğüs ucunuz çabucak tahriş olabiliyor. Ben Earth Mama&Angel Baby marka göğüs ucu yağını kullandım. Şu sitede http://www.orcansaglik.com.tr/product.asp?CatID=503 satış noktaları var. Ben ilkini İngiltere’den almıştım. Diğerini bize yakın bir eczaneden. Özelliği göğsünüze sürünce silmeden emziriyorsunuz. Tamamen doğal yağlardan. Beni çok rahatlatmıştı. Hiç bir problem yaşamadım.

Göğüs kalkanı

Kullanmadım ama çok yara olursa kullanmayı tavsiye ediyorlar.

Emzirme sütyeni

Yine İngiltere’den Emma Jane marka almıştım. Bir siyah, bir beyaz. Çok rahat kullanıyorum. Burada satılıyor mu emin değilim.

Hijyenik ped

İlk başta hastaneden zaten özel veriliyor. Mümkünse ultra gece için olanlarından alın.

Önden düğmeli gecelik / pijama takımı

Evet çok önemli. Özellikle misafir yanında da rahat kullanabileceğiniz bir tür olsun. Ben benimkileri Oysho’dan aldım. Çorabından, iç çamaşırına, üstünün ceketine kadar takım. Artık hergün üstümde olup o kadar kilodan üç ay sonunda kurtulduğumdan mıdır bilemiyorum artık üzerimden sarkıyor. Ama hala rahat diye giyiyorum. Fakat takımın altına aldığım terlikler iki üç seferde bozuldu. Fişini kaybettim diye geri de götüremedim. Diğerleri iyi idi. Hastanede de şık birşey iyi oluyor. Şık olursa bebeği dışarı çıkartırken de kullanırsınız. Ben öyle yaptım.

Terlik

Özellikle hastanede, altı su geçirmez rahat bir terlik iyi olur.

Çorap

Ankara’da çok giydim:) Kışa denk gelecekse doğum lazım.

İç çamaşır

Hamileliğin ilerleyen zamanlarında beli yüksek iç çamaşırı çok iyi olmuştu. Doğumdan sonra da bir süre giydim. Özellikle sezaryan olunca dikişe denk gelmediğinden rahat olmuştu. Boyu uzun fanila da iyi oluyor. Marks and Spencer’dan almıştım yumuşacık. Hala kullanıyorum. Gayet de şıklar.

Göğüs pedi

Başta göğüsleriniz süt dolunca başınızı ağrıtacak. Lansinoh’un pedlerini almıştım. Tavsiye ederim.

Çay

Bol rezene çayı ve Humana still tee anne sütü artıran çay. Tabii ki bolbol su... Bebek için lazım...

Bebek bakımı

Pişik önleme kremi

Evdeyken hep saf zeytinyağı kullandım. Dışarıdayken de ve hala Angel Baby’nin yine Angel Baby Bottom balm kullanıyorum. Memnunum.

Pudra

Kullanmadım, gereksiz.

Tırnak makası

Herhangi bir bebek çıtçıtlı makas.

Masaj jeli

Kullanmadım.

Body Lotion

Her banyodan sonra kullanıyorum. Sebamed’in.

Bebek bezi

Başta Prima’nın Premium Care’ini kullandık. 4 numaraya kadar memnundum. Ama sonra fazla kimyasal kokmaya başladı. Bir de bebeğin üzerinde tuhaf duruyordu (beli daracık, altı uzun). Şimdi Huggies Yumuşak ve Rahat organik pamuklu kullanıyorum. Çok memnunum.

Islak havlu

Unibaby’yi başta almıştım. Ama şimdi Huggies ıslak havlu kullanıyorum. Zaten ikisinin yeni doğan serisindeki içerik aynı ama internette ilki bir fenomen olmuş durumda. Bence hangisi ucuzsa onu alın. İkisini de denedim. Memnun kaldım. Ama Migros kampanyalarında Huggies çok iyi fiyata gelip stokluyorum:)

Pamuk

Bebeğin altını ıslak havlu ile sadece kaka yaptıysa siliyorum. Aksi takdirde pamukla siliyorum. Onda da normal pamuk almak yerine makyaj pamuğu alıp kullanıyorum. Watsons size yakınsa kocaman paketi ucuza satıyorlar. Hem yapışmıyor hem de tane tane rahat alınıyor. Tabii daha kaç aya kadar kullanırım bilmiyorum....

Alt açma örtüsü

Kesinlikle hatta başı yastıklı ped lazım. Öyle alengirli birşeye gerek yok. Katlanabilir olması avantaj. Baby Jem kullanıyorum. Memnunum. Ama mutlaka Can Bebe’ninki gibi kullan at alt değiştirme örtüsünü alın. Ben onu diğer ped’in üstüne koyuyorum. Başta kazalar çok oluyor. Alıp atıyorsunuz. Dışarıda kullanması da pratik.

Çamaşır yıkama torbası

Kullanmadım.

Bebek bezi çöp sistemi

Kullanmadım. Gerek de duymadım.

Ağız silme bezi

İlk aylarda çok kullanıyorsunuz. Minimum 4-5 adet edinin. Ayrıca ufak kare el havlularını da devamlı kullanıyorum.

İlaç emziği

Gerek duymadım.

Sıcak su torbası

Gazlı bebekler için birebir. Ben geç kullanmaya başladım. İlk başlar ütü ile ısıtıp havluyu koyuyordum beline ama yoruluyordum. Bebedor’un var. Bebek mağazalarında farklı başka markalar da var. Kesinlikle edinin.

Termometre

Braun Thermoscan Kulaktan Ateşölçer - 79
Braun Yedek Filtre LF40 - 15

Memnun kaldım. Gayet güzel ve hassas ölçüyor.

Bebek deterjanı

Hacışakir granül sabun kullandım. Şimdi de Dalan Roxy kullanıyorum memnunum. Ama meyve ve yemek lekelerini bununla çıkarmayı unutun. Dr.Beckman’in meyve lekeleri çıkartıcısı var. Onu kullanıyorum. Demir damlası için ise damlar damlamaz limon ile yıkayabilirsiniz.

Bakım çantası

Lassig marka aldım. Tek geçerim. Çok kullanışlı.Biberon saklama yeri (ısı koruculu), bol gözlü... Ayrıca şık.

Burun aspiratörü

Chicco’nun var. Başka markalar da var. Benimkinden memnunum faydalı birşey.

Burun solusyonu

Physiologica Gifrer diye bir marka almışım. Tuzlu deniz suyu. Burun açmak için. Memnunum.

Kulak çöpü

Kulağın dışını temizlemek için faydalı.

Yüz kremi

Bebeğimiz dişini çıkartıp katıya geçince ağzının özellikle yanları tahriş olmaya başladı. Sebamed’in bebekler için protective facial cream’i var. Tavsiye ederim.

Gül suyu

Bu nereden çıktı diyebilirsiniz ama bebeğim sabahları uyanınca yüzünü Rosense gül suyu ile siliyorum. Hem mis gibi kokuyor hem de yüzünü bir nevi temizlemiş rahatlatmış oluyorum:)

Bakım sepeti

Kesinlikle kendinize hasırdan (üstü kumaş kaplı) bebeğin bezidir, tırnak makasıdır, pamuğudur koyacağınız bir sepetiniz mutlaka olsun. Esse’den almıştım. Biraz derin olması iyi olur. Taşıması da rahat oluyor.

Emzik

Olmadı. Bir sürü marka denedim olmadı.

Diş kaşıyıcı

Bir sürü aldık yok kullanmıyoruz. Yurt dışından Sophie the Giraffe almıştık. Onu daha çok kullanıyor. Zaten ne bulursa ağzına sokuyor ki...

Tarak

Saçını taramak için...

Uyku

Kundak

Miracle Blanket diye özel bir kundağı İngiltere’deki Mothercare’den almıştım. Amerika asıllı. Bebeğim kolik olunca neredeyse haşatı çıkana kadar kullandık. Bizimki kundaksız hiç durmuyordu. Tavsiye ederim. En azından ne olur olmaz bir adet edinin. Burada satılmıyor.

Uyku Tulumu

Sizin de bizimki gibi deli yatan bir bebişiniz varsa uyku tulumu şart. Yine İngiltere’den Bambino Merino uyku tulumu almıştım. Memnun kalınca buradan ısmarladım adrese geldi. Özelliği hafif olması, terletmemesi, emzirirken de rahat ediyor. Kabarık değil. Bebek de içinde rahat debelenip hareket ediyor. 2 adet iyi.

Battaniye

Bebek battaniyesi yine de gerekli. Her ne kadar biz daha çok sallamak için kullansak da başlarda iki adet yeterli.

Park yatak

Park yatak özellikle sallanabilir olması iyi olur. Kolik olmasa sallamazdık ama olunca bolbol salladık. Bu özelliğinin olması birşey kaybettirmez.

Yastık

Bebek yastığı aldım. Çok gereksiz birşeymiş. Keşke almasaydım. Fakat yan yatış yastığı Sevi Bebe’nin alıp bayağı kullandım. Bazıları kendileri yastıkla desteklemişler ama ben pratik buldum.

Yatak

Biz park yatağı dört ayda emekliye ayırıp bebeği normal yatağına geçirdik. Minderini İşbir’den aldım memnunum.

Oda takımı

Tamamen sizin zevkiniz. Ben İnci Tuncel’den aldım. Komidini, dolabı ve yatağı. Aslında diğer bazı markalara bakınca kalitesiyle gayet uygun fiyatlıydı. Komidinin üzerinde kimisi alt açma ünitesini öneriyor. Ben yaptırmadım kullanmadım. Aramadım da. Ama kesinlikle dolabının örneğin iki kaplı ama bol(!) raflı olmasına dikkat edin. Ufacık şeyleri oluyor. Raflar organize etmek için çok iyi oluyor.

Altın yastığı

Evet öyle birşey var ama kullanmadım:)

Nevresim takımı

Jua’dan aldık. Mutlaka yatak koruması alın. Biz iki adet uyku seti almıştık. İyiki de almışız. İkisinde de koruma vardı. Şimdi bir koruma ayak ucunda, diğeri başucunda. Fırıldak gibiyiz çünkü. Jua’dan hatta yatak takımı ile takım olacak şekilde banyo havlusu, battaniyesi, oyuncağını bile almıştık. Tavsiye ederim.

Ev tipi ana kucağı (Rocker ya da swing)

Bir arkadaş basit birşey getirdi. Arada kullandık. Hakikaten çok pahalı birşeye gerek yok. O kadar az kullanıyorlar ki...

Bebek telsizi

Angelcare marka almıştık yine İngiltere’ye gidişimizde. Çok memnunum. Bayağı iyi çekiyor.

Nemlendirici

Arzum Bebbe oda nemlendiricisi kullanıyoruz. Özellikle Ankara gibi kuru havası olan yerler için iyi birşey.

Derece

Bebek odasının sıcaklığını ve nemini görmek için gerekli.

Koltuk/Sandalye

Emzirmek için rahat bir koltuk ya da sandalye gerekli. İlla sallanan koltuk gibi birşey gerekli değil.

Gezi

Araba koltuğu

Arkadaştan aldık. 9 kiloya kadar onu kullandık. Şimdi Recaro Young Sport 9 ay/12 yaş kesintisiz kullanımlı olanı aldık. Yurt dışındaki tüketici köşelerini de didikleyerek seçmiştik. Gayet memnunuz.

Bebek arabası

Maclaren Techno XT aldık. Araba koltuğu istiyorsanız Travel System’li Maclaren Techno XLR’ı tavsiye ederim. Çoğu kişi kullanıyor herkes de memnun. Şuraya da http://blogcuanne.com/2011/08/26/puset-alirken-dikkat-edilmesi-gerekenler/ bakabilirsiniz. Bizimki kolik olunca başta puseti kullanamadık. Hep bağırıyordu. Hala da yatay pozisyonunu kullanamıyoruz. Ama pratik, hafif, şık. Tavsiye ederim.

Taşıyıcı

Moby wrap başta olmak üzere kanguru Ergo baby benim en çok günlük hayatta kullandığım ürünler. Dağ, tepe, şehir içi kaldırımsız bozuk yollar, merdivenli ama bebek arabası düşünülmemiş parkları göz önüne alınca çok işe yarıyor. Bir de bizimki bunların içinde hayatından çok mutlu. Amerika’da bunlar nispeten ucuz. Kesinlikle tavsiye ederim.

Bebek giysi

İç çamaşırı (body)

Mothercare’in yedili paketleri var. Hep onlardan alıyorum. Çok memnunum.

Hastane çıkışı

Gelenek diye alınıyor. Zaten azıcık giyiyorlar.

Tulum

Altı adet lazım. Mothercare’inkiler güzel. Kendinden eldivenli olması iyi oluyor. Çıkartamıyorlar.

Bere

Kışın bebeğin kafası üşümesin diye...

Çorap, patik

3, 4 adet iyi olur. Konçları sağlam olsun:)

Eldiven

Kendinden eldivenli değilse alınabilir.

Araba battaniyesi

Annem hediye almış. Bebeği pusetinde içine almak ya da kucağında taşımak için. Çok kısa süre kullanılıyor. Battaniye niyetine ama daha şık.

Ceket

Dışarıda kullanmak için iyi. Max 2 adet. 1 bile yeter. Başta çok fazla kıyafet hediye geliyor ve hemen küçülüyorlar. Çok fazla stoklamamak da fayda var.

Yelek

En çok kullandığım. Yataktan kalktıktan sonra üstüne giydiriyorum çok pratik.

Oyuncak/Kitap

Birçok oyuncak kitap aldım ama aşağıdakiler bebeğimin en çok sevdiği ve kullandığı şeyler.

Oyun halısı

Tiny Love Gymini Maymun adası, hala pedini kullanıyoruz.

Lamaze Freddie the Fly

Amazon’da var. Lamaze’in ürünlerini seviyorum. Bebek de seviyor.

Kumaş kitap

Lamaze’in aldım. Bir adet yeterli. Bir sürü yerde satılıyor.

Vtech walker

En çok kullandığı ve hala kullandığı oyuncak. Unnado’da kampanyadan almıştık. Yurt dışında da çok satan bir ürün. 4. aydan beri en favori oyuncağımız.

Çıngırak

Playgro’nun zebralı çıngırağını seviyoruz.

Müzik

Başta Cloud-B’nin sleep sheep’ini çok kullandık. Öyle ki kolik zamanı her uyutmada rahat kullanalım diye kuzunun içinden aleti çıkarıp öyle kullanıyorduk. Baby Einstein’in Take Along Tunes ise her daim favorimiz.

Oyuncak

9 aylık olduk. Bu aralar Fisher Price’in Türkçe konuşan kavanozunu, Tiny Love sevimli fil müzikli halka ve toplarına bayılıyoruz.

Kitap

Uzun bir süredir aşağıdaki kitaplar favorisi:

1. Neşeli saklambaç Harr!Harr!: İçinde kapakları olan bir kitap. Saklı olan hayvanı buluyorsunuz açınca hayvanın sesi geliyor. Kitabın canını çıkardı diyebilirim.

2. Tiny love dokun keşfet ısık ve sesli kitap: Yine seyahatte evde bayıldığımız bir kitap.

3. Amerika’da oldukça popüler çok satan “Peek-a-who” Nina Laden’den. En sondaki aynayı görünce hep gülüyoruz.

4. Eric Carle’ın yeni aldığım “Brown Bear, brown bear, what do you see?” . Bu kitapta deliriyoruz. İçindeki resimler nasıl tasarlandıysa basit ama bizimki bayılıyor.